28 Kasım 2013 Perşembe

Dağıl, toparlan, bekle

Kaç gündür kabusla uyanıyorum, hepsi tek renk; gri.Şiir sözlerini değiştiriyorum.'Şimdi sen geleceksin ya ben çok korkuyorum'.İlkler korkutuyor veya inanmak.Şehirde ilk kez seninle olma korkusu mu ? Şehrin eksikliği sen gidince anlaşılacak korkusu mu?Bak diyorum içimden ilk dört hafta maşallahı vardı takımın.İnsan hiç gönül verdiği renklerle aynı kaderi yaşar mı? Ben yaşıyorum.

Yaş altı.O çok sevdiğimiz yazarın anlatımıyla 'beş yaş insanın en olgun çağıdır sonra çürüme başlar'.Mahallede top oynuyoruz.O geldi. Yeşil atkısından kendinden emin yürüyüşünden tanırdım sokağa girince.Öyle böyle girmezdi sokağa.Hayatımın sonraki 20 senesi boyunca örnek alacağım tek kişi olarak kalabileceğini ve iki yıl sonra onu bir daha göremeyceğimi bilsem her cümlesini kağıtlara sarıp şişelerde saklardım.

-'Abi' dedim.'kaleye geçsene'.

Oyun kaldığı yerden tekrar başla.Mal sahibinin izin vermediği arsada top sahibinin annesi çağırana kadar oynadık.

-'Gerizekalı evladım top senin kaleye yine seni koymuşlar, cuma günün ödevleri yine pazar akşamına kalmış' nidalarıyla hakem son düdüğü çaldı.

Soyunma odası bellediğimiz arkaya bahçeye geçtik.

-'Ben Trabzonsporlu olcam galiba' dedim

-'Neden' dedi.

-Kimse tutmuyor da ondan.Herkes galasaraylı fenerli .Ben de trabzonlu olcam.

-Sen takımlar nasıl kurulmuş biliyor musun dedi.

-Yok. Dedim. Uzun uzun anlattı.Beşiktaş ı kimler kurmuş dedim.

-Halk kurdu. Baban gibi babam gibi adam işçiler kurdu dedi.

-Senin gibiler?

-Benim gibiler.

-Ben Beşiktaşlı olayım o zaman dedim.Ama bi şey daha sorayım mı?

-Sor.

-Bu papatya falları doğru mu geçen gün annem babamı seviyor mu diye yoldum sevmiyor çıktı.Sevmiyorsa neden evlenmişler dedim.Hala her konuşmamız da konu bu soruma gelecek diye korkarım.Çok gülmüştü.

Yıllar sonra 31 Mayıs ı ve tüm ayı bitiren 2013 gecesinde onun gibi farklı mı yürüyüşüm bilmiyorum ama mahalleye güç bela atıyorum ben kendimi.Alkol yasak mı bilmeden giriyorum bir bakkala 'abi yasa masa çıktı mı bilmiyorum saat geç farkındayım.İki saat aralıksız gaz yedim.İçmezsem uyuyamam bu stresle.Üç bira versene diyorum. Üç bira on iki lira poşette beş tane var ikisi benden diyor adam. İnternetten sabaha kadar konuşuyoruz.Teşekkür ederim diyorum.Beşiktaş için yani.İyi ki beşiktaşlı olmuşum.

-Beşiktaş asil takım diyor.

Neyse mevzu dağılmasın.Ben aynı kaderi yaşıyorum son iki yıldır özellikle.Geçen yıl bir 'feda' dönemi ki sorma.Önce esas kızı sonra şehri sonra özgürlüğümü feda ettim.Ara sıra kantinden izlediğim maçlarda öne geçtiğimizde 'lan çıkınca güzel olacak her şey' diye kurarken.Maçı yarım bırakıp nöbete gidişler nöbet sonrası kaybettiğimizi öğrendiğim maçlar.Doyasıya egzamalar, mide ağrıları.

Bu sene Bilic geldi de rahatladım derken işte ilk dört hafta maşallahı vardı takımın.Ne oluyor lan demeye kalmadı.Sahaya atladılar ya.Kurmaya başladım o an izlerken.İnsan kendi hayatını nasıl mahveder? Benim kaderim bu olmasın lan. O kadar da değil.Korkuyorum işte.Şimdi sen geliyorsun ya , ya ben her şeyi alt üst edersem.

Ama bi Bilic var bu sene.Tüm senelerin aksine hedefe varır mı bilmem ama en sıkıntılı günlerde bile çok kendimizden emin, iyi şeyler olduğunu bilerek geçiyoruz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder