29 Mayıs 2015 Cuma

bugün doğan bir erkek çocuğu tarafından öldürüleceksin antuan

Oturup uzun uzun konuşabilirim üzerinde oturduğum sandalyeden aşağı bakarak. Şuradan devam edersen aileye katıldığım ilk evi gösteririm.Şu bir yıldır ayakta çeşitli danslar ederek her sabah bir kişi Maltepe metro parasını cebimden çıkarmaya çalıştığım minibüslerin geçtiği yer var ya oranın bir sokak altında denize giriyorlarmış,ben hesapta yokken.

O evin yanında,sokağın tüm binalardan yeni olan binanın arsasında bir zamanlar 4 tane taş vardı.Koca arsada 4 taş.Tek çakıl bile bulamazdın.Zamanla artan inşaat sektörüne biz de erken yaşta girmiştik.Sürekli devam eden inşaatlardan çimento ve beşe on kalas çalıp kale direkleri inşasında çalışırdık.Kaleci-oyuncu oy birliğimizle kalmıştı , ama amele-oyuncu devam ediyordu.Direk yıkıldıkça yeni başlayan inşaatlardan kalas ve çimento kaybı oluyordu.Akşam eve gelen babalara futbol resitali izletmek vatani borcumuzdu.Çatı yetişmiyor bu akşam yeniyüzyıl sitesinde oynayacağız deme şansımız yoktu.

Yüzüme bakıp "Cilt kanseri  olma riski ....." cümlesine başladığında doktor, ilk bunlar geçti aklımdan. Kimim ben ? Nerden geldim? Evim? Yok derdinde değilim geçen zamanın , öyle değilde şöyle yapsaydım derdim de yok.Zaten yapmadığım her şey için o zamanı yatağımda uzanıp sigara içerek geçirecektim.İyi ki dedim yapmışım yaptıklarımı.Doğumumdan parmağımdaki yüzüğe kadar geldim geri ketler halinde.

"yalnız" dedi. "Burada sigara içilmiyor".

Kanser olmak için anadolu yakasının en kötü yerini seçmiştim.İnsan Suadiye de neden kanser olur ki diyorum kendime? Sağıma soluma bakıyorum insanlar hiç ölmeyeceklermiş derecesinde sağlıklı görünüyorlar.Ama ben ölüyorum.Alayınıza küfür edesim var ama susuyorum.Hata benim çünkü insan Suadiye de kanser olmamalı.

Alınan doku örneğinden kanser riski taşımadığının anlaşılması kadar güzel hiç bir giriş cümlesi okumadım ben maillerde.

Dağılmaya son yüzseksen dakika



Dikkat ettin mi bilmem?
"Etliye sütlüye karışmayan adamdı,yazık oldu "
ile "onca kul hakkı yediği için burnundan gelen adamın başına gelenler"
 sonuç olarak aynı.

Ve ben hayatım boyunca sonucu etkilemeyecek hiç bir konu hakkında konuşmak istemedim bir süre sonra.
Ölenin arkasından.
Terk edip gidenlerin arkasından.
Takımın matematiksel olarak şampiyon olma ihtimali olmayan sezonların arkasından.

İzmir de okurken öğrendim bunu. Bitmiş ömür ve aşk üzerine denecek bir şey yok. Onca aşk şiiri  vardır mesela izmir de okuduğumuz ama benim aklıma tek kazınan satırı , bir filmde karaktere yazdığı repliktir,

+Sen neden hiç konuşmuyorsun Üzeyir abi ?
– Bir ara çok konuştum, faydasını görmedim, bıraktım.

Hayatın kolaylıkları varmış işte, diyeceğim. Öyle çok ay başında bin beş yüz lira almak için  takım elbiseyle günü gece etmecesine işe gitmeye çalışan insanlar var.Çöp toplayan daha mutlu ve daha çok kazanırken.Toplumun değerleri filan da demeyin. Bizzat kendi öküzlüğümüz derdim size.

Ölenin yanında durmak ölü evini kalabalığına artı bir nüfus sağlamaktan başka işe yaramıyor. Ne söylesen de o acı geçmez.Herkes çok yakın birini kaybeder.Bazıları şanslı. Onlar mekanı ilk terk eder.Cesetleri hep güzel olur onların.

hiç faydası yok bazı zamanlarda , ne konuşsan işe yaramayacak zaten cümlelerin.